Misafir olarak yorum yapmak için bu adresi kullanın: guest@maninwhite.me
Rüya gördünüz mü?
Sorunlarınızı var mı?
Size yardım etmekten mutluluk duyarız.
Bismillahirrahmanirrahim
Eyüp, o kadar dürüst bir hayat sürdü ki, Allah bile bu kusursuz ve dürüst kişiyi şeytana örnek bir insan olarak gösterdi. Yine de Eyüp, kendi dürüstlüğüne güvenmeye cesaret edemedi. Bunun yerine, Adem cennetten kovulduğundan beri Allah’ın insanlara verdiği yol olan kurban etmeye güvendi.
Tevrat, Eyüp 1:5
Sabah erkenden kalkar, “Çocuklarım günah işlemiş, içlerinden Tanrı’ya sövmüş olabilirler” diyerek her biri için yakmalık sunu sunardı. Eyüp hep böyle yapardı.
En eski peygamberlik kitabının mesajını tek bir cümleyle özetlemek gerekirse, şu olabilir: Neden adil insanlar haksızlığa uğrar?
İyi insanlara iyi şeyler olur. Değil mi?
Kötü insanlara da iyi şeyler olur. Bu doğru mu?
Kötü insanlara kötü şeyler olur. Öyle mi?
İyi insanlara da kötü şeyler olur. Bunu doğrulayabilir misiniz?
Dürüstseniz, bu dört noktaya da katılıyorsunuzdur. Bu adil mi? Niçin böyle oluyor?
Zor soruların kolay cevapları yoktur. Şu anda adaletsizlikle mücadele ediyorsanız, size sempati duyuyoruz. İyi haber şu ki, Allah, peygamber Eyüp’ün kitabında, çevremizdeki adaletsizlikleri anlamamız için gözlerimizi açıyor.
Eyüp’ün katlanmak zorunda kaldığı sınav sadece kendisini değil, tüm ilişkilerini de etkiledi - öncelikle en yakın ilişkisini, karısıyla olanını. Çocukları öldü ve sonra Eyüp ile karısı birbirleriyle tartışmaya başladılar. Sırada arkadaşları vardı. Onlar, Doğu geleneğine uygun olarak, iyi ve saygın bir yaşlıya destek olmak için geldiler.
Eyüp 2:13
Yedi gün yedi gece onunla birlikte yere oturdular. Kimse ağzını açmadı, çünkü ne denli acı çektiğini görüyorlardı.
Bu çok iyi ve onurlu bir davranıştı. Bu, merhamet kelimesinin tam anlamıdır. Sorun, Eyüp’ün arkadaşlarının onun acısına tepki olarak ağızlarını açmalarıyla başladı. Eyüp kitabı, onların anlatımlarını sure sure aktarır. Arkadaşlar, Allah’ın adaletini savunmaya çalışırlar ve Eyüp’ün kendi adaleti hakkında görünüşte çok makul şüpheler dile getirirler. Eyüp ise kendi acısına neden olacak herhangi bir şeyin farkında değildir. Allah’tan, derin sıkıntısının anlamını kendisine açıklaması için yalvarır. Bu, Eyüp ile arkadaşları arasında bir uçurum yaratır. İyi niyetle yardım etmeye çalışan arkadaşları ne kadar çok konuşursa, Eyüp’ün acısına o kadar çok tuz biber eklerler. Eyüp’ün inatçı olduğunu düşünürler, oysa acı çeken adam, en yakın arkadaşlarının masumiyetine inanmadığını ve dayanılmaz acısının sorumlusu olarak kendisini suçladığını görünce daha da üzülür.
Bu arada, Allah’ın peygamberlerinin acı çekmediği şeklindeki yaygın fikir nereden gelmiştir? Ve neden sık sık, zorluklar yaşayan, genellikle başkalarının neden olduğu adaletsizliğin mağduru olan insanların, kendi eylemleri nedeniyle Allah tarafından cezalandırıldığını düşünürüz? Bu düşüncelerin hiçbiri Allah’ın kutsal kitaplarına dayanmamaktadır ve bu önyargıların hiçbiri adil veya doğru değildir.
Hiç yanlış anlaşıldığınızı hissettiniz mi?
Hiç başkalarını yargıladınız mı?
Talihsizlerin baş suçlayıcısı olmak yerine, Allah’ın acı çeken ve yanlış anlaşılan iyi niyetli insanların yanında olduğunu bilmek size rahatlık veriyor mu?
Önceki Cuma Okumasını buradan okuyabilirsiniz.