Düşünceli ve saygılı yorumlarınızı bekliyoruz.
Misafir olarak yorum yapmak için bu adresi kullanın: guest@maninwhite.me
Rüya gördünüz mü?
Sorunlarınızı var mı?
Size yardım etmekten mutluluk duyarız.
İsa Mesih ikinci kez geldiğinde, bütün dünya iki sınıf tarafından temsil ediliyor olacak: adil ve adaletsiz, dürüst ve haksız. İnsanoğlu’nun gelişinin büyük işaretinden önce göklerde ve yeryüzünde belirtiler ve kerametler görülecek.
Ahir zamanda yaşıyoruz. Zamanın hızla gerçekleşen belirtileri İsa Mesih’in gelişinin yakın olduğunu bildiriyor. İçinde yaşadığımız günler ciddi ve önemlidir. Ruhullah (Allah’ın Ruhu) yavaş yavaş fakat emin bir şekilde yeryüzünden çekiliyor. Salgın hastalıklar ve yargılar Allah’ın lütfunu küçümseyenlerin üzerine halihazırda iniyor. Karadan ve denizden gelen felaketler, toplumdaki huzursuz hal ve savaş alametleri zamanın uğursuz habercileri. Bunlar yaklaşan çok büyük boyuttaki olayların belirtileri.
Dünyada olup biten olayların gidişatı, sıkıntılı zamanların tam üzerimizde olduğunu gösteriyor. Haberler korkutucu ve kasvetli. Kötülük insanları kötülükle ele geçirdi, her türlü ahlaksızlık yayılıyor. İnsanların önünde iyi görünmek için çabalayan, ancak kalbi Es-Selâm’dan (Huzur Veren) uzak olan pek çok ılık mümin ve ikiyüzlü var. Allah’a yakın olduğunu iddia edenler, O’nun sevgisini ve ilgisini herkese göstermek yerine tartışıyor, nefret ediyor, hatta birbirlerini öldürüyorlar.
Peygamber Daniel, Resulullah’tan (Allah’ın elçisi) 1200 yıl önce yaşamıştır. Yine de Allah Daniel’a o zamandan bu yana gerçeşen ve gelecekte gerçekleşecek olan birçok şeyi gösterdi. Allah, Irak’taki Babil Kralı Nebukadnezar’a Kıyamet Günü’ne kadar olacakları vahyetti. Daha sonra Allah Peygamber Daniel’e rüyanın içeriğini ve açıklamasını gösterdi. Peygamberlikle ilgili açıklaması da dahil olmak üzere hikâyeyi okumak için Peygamber Daniel ve Kral Nebukadnezar’ın rüyalarına gidin.
Peygamber Daniel ve Babil kralının hikâyesini okuduktan sonra bir soru soralım: Rüyaya göre son çağ nedir? Heykelin ayaklarıdır. Peki, son çağ ne zaman başladı? MS 476’da, Roma İmparatorluğu çöktüğünde ve çok daha önemsiz krallıklara bölündüğünde başladı. Bu da dünyanın 1500 YILDAN fazladır “son çağ”ın içinde olduğu anlamına gelir!
Buna bir de bu makalede bulacağınız, son günlerin şaşırtıcı işaretlerine dair bilgileri eklediğimizde heykelin ayakparmaklarının sonunda, tam kıyameti yaşadığımızdan, Deccal’in kısa süreli yükselişini ve düşüşünü ve İsa Mesih’in muzaffer ikinci gelişini göreceğimiz günlerin yakın olduğundan hiçbir şüpheniz kalmaz.
Peygamber Daniel 12:4
Ama sen, ey Daniel, son gelinceye dek bu sözleri sakla, kitabı mühürle. Bilgileri artsın diye birçokları oraya buraya gidecek.
2600 yıl önce Peygamber Danıel’e verilen bu alamet (işaret) açıkça günümüzü gösteriyor. Tarih boyunca bilginin arttığını gördük. Eski Yunan ve Anadolu’daki filozofları ve hekimleri düşünün. Bağdat’taki Abbasi sarayındaki ya da Belh veya Buhara gibi yerlerdeki âlimlerin altın çağını düşünün. Batıdaki Rönesans’ı düşünün.
Ancak bunların hiçbiri, Peygamber Daniel tarafından zamanın sonu olarak işaretlenen son 150 yılı aşkın süredir yaşananların yanına bile yaklaşamaz. Bilgi, teknoloji ve bilimde bir patlama gördük.
Peygamberin sözleri: “Bilgileri artsın diye birçokları oraya buraya gidecek” aynı zamanda bize Muhammed’in (s.a.v.) bilgiyi arama buyruğunu da hatırlatır. Daniel’ın sözleri unutulalı uzun zaman oldu. Özbekistan’ın Semerkant şehrinde Peygamber Daniel’in sözde kalıntılarını görmeye gidebilirsiniz. Hacıları karşılayan ve ücret karşılığında onlarla birlikte dua eden müftüyle şahsen tanışabilirsiniz. Ne yazık ki, kendisine Peygamber Daniel’in peygamberliklerini sorarsanız, onların gerçek içeriği hakkında hiçbir şey bilmediğini anlayacaksınız. Bu cahilliğe rağmen bu peygamberlikleri okuyan ve içlerinde zamanın işaretlerini bulan insanların sayısı inanılmaz bir şekilde artıyor. Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudilerin yanı sıra başka inançlara sahip olan ya da hiçbir inancı olmayan insanlar da Tevrat, Zebur ve İncil’i inceliyor ve Allah’ın onlarda açıkladığı şaşırtıcı gerçekleri keşfediyor. Maalesef, inananların hepsi Allah’ın ayetlerini okumuyor, okuyanların hepsi de inanmıyor. “RAB’bin sözünü bulmak için insanlar denizden denize, kuzeyden doğuya dek dolaşacak, oraya buraya koşacak, ama bulamayacaklar.” (Peygamber Amos 8:12)
İncil, Luka 17:28-30
Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti. İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır.
Peki, Nuh’un (a.s.) günlerinde ve Lut’un günlerinde durum neydi? Bunu öğrenmek için Kutsal Kitap’taki diğer iki ayete gitmemiz gerekir. Tevrat, Yaratılış 6:13 bize Nuh zamanında yeryüzü zorbalıkla doldu diye anlatır. İncil, Yahuda 1:7 der ki:
Sodom, Gomora ve çevrelerindeki kentler de benzer biçimde kendilerini fuhuş ve sapıklığa teslim ettiler. Sonsuza dek ateşte yanma cezasını çeken bu kentler ders alınacak birer örnektir.
Demek ki zorbalık Nuh’un (a.s.), cinsel ahlaksızlık (eşcinsellik dahil) ise Lut’un zamanında yaygınlaştı. Ve bu, İsa Mesih’in zaferle dönüşünden önce zamanın sonunun işareti olacaktı.
İncil, 1. Timoteos 4:1
Ruh açıkça diyor ki, son zamanlarda bazıları yalancıların ikiyüzlülüğü nedeniyle aldatıcı ruhlara ve cinlerin öğretilerine kulak vererek imandan dönecek.
Her Müslüman ulusta ve kabilede karanlık güçlerle derin bir ilişki içinde olan insanların bulunması çok talihsiz ve rahatsız edici bir durumdur. Bu insanlar Allah’a ve O’nun korumasına güvenmek yerine, şans ve güvenlik aramak için ritüellere bel bağlıyorlar. Müslümanların kullandığı tılsımlar ve muskalar El-Veliyy’e (Koruyucu Dost) ibadet etmeyen, bunun yerine cinlerden korkarak yaşayan kâfirlerin kullandıklarından genellikle farklı değildir.
Birçokları kendini aydınlanmış veya medeni, cinlerden korkanları da batıl inançlara kapılmış daha aşağı insanlar olarak görür. Oysa kendileri de aynı tuzağa düşerler, sadece farklı bir biçimde. Twilight, Harry Potter, Lord of the Rings ve diğer televizyon dizileriyle filmlerin pek çoğu okült ve spiritüalizm içerir. Bunlar gözümüzün önünde hayatlarımızı daha önce hiç olmadığı kadar ele geçirdi. Bunun nedeni nedir? “Ruh”un ölümsüzlüğüne dair öğretinin yanlış olmasıdır. Ancak Kutsal Kitap açıkça “ölüler HİÇBİR ŞEY bilmiyor” (Süleyman Peygamber, Vaiz 9:5) diye öğretir ve öldüğümüzde geldiğimiz yere, toprağa döneceğimizi söyler (Tevrat, Yaratılış 3:19). Fakat çoğunluk içinde yaşadığımız zamanın başka bir işareti olan bu yanlış ölümsüz ruh öğretisini benimsedi.
İncil, Luka 21:25-26
Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler (alametler) görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak.
Hint Okyanusu’nda 2004 yılında meydana gelen ve Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Tayland ve diğer ülkelerde 227 binden fazla insanın ölümüne yol açan trajik depremi ve tsunamiyi unutmak mümkün değil. Bu olay yazılı tarihin en kötü doğal afetlerinden biri olarak biliniyor. Başka tsunamiler ve seller her yıl birçok kez dünyayı etkiliyor ve sayıları her geçen yıl artmaya devam ediyor. Bu alametin tüm çevremizde gerçekleştiğini görüyoruz.
İncil, Matta 24:7
Ulus ulusa, krallık krallığa karşı ayaklanacak. Çeşitli yerlerde kıtlıklar görülecek, depremler olacak.
Savaştan zarar gören Suriye’ye henüz barış gelmedi ve çok sayıda insan hala mülteci olarak basit barınaklarda yoksulluk içinde, temiz su ve ilaçtan yoksun, depresyonda ve çoğu zaman hasta bir şekilde yaşıyor. Hem kendi ülkelerinde hem de çevre ülkelerde bu zorluklar içinde yaşıyorlar. Şubat 2023’te, tüm bu acılar yetmezmiş gibi, Türkiye ve Suriye'nin bu yoksul insanların yaşadığı geniş bir bölgesini büyük bir deprem vurdu. On binlerce kişi öldü, çok daha fazlası yaralandı.
Ancak tek felaket bu değil. Mevcut bulgulara göre depremlerin yalnızca sıklığının artmakla kalmadığı, aynı zamanda İsa Mesih (a.s.) İncil’de öngördüğü gibi giderek daha çok “farklı yerde” meydana geldiği de açıktır. Güncel grafikler dünyanın her yerinde depremlerin büyüklüğünde ve sıklığındaki korkutucu artış eğilimini açıkça gösteriyor. Bu sonuçlar ABD Jeolojik Araştırmalar Merkezi’nin istatistik sayfasında, büyük depremlerin sıklığındaki artışı gösteren verilerle de uyumludur.
Allah bize bu olaylar yoluyla bolca uyarı veriyor ve İsa Mesih’in döndüğü o güne, gece gelen bir hırsız gibi habersiz ve hazırlıksız yakalandığımız takdirde hiçbir mazeretimiz olmayacak. İşaretlere dikkat etmemiz ve hazır olmamız gerekiyor!
İncil, Matta 24:4-5,11
İsa onlara şu karşılığı verdi: “Sakın kimse sizi saptırmasın! Birçokları, ‘Mesih benim’ diyerek benim adımla gelip birçok kişiyi aldatacaklar… Birçok sahte peygamber türeyecek ve bunlar birçok kişiyi saptıracak.
Bu alamet, belki de diğer hepsinden daha fazla, İblis’in ve onun kötü yardımcılarının aldatmacasından kaçınmak için Allah’ı aramaya, O’nun insanlara bir hidayet ve nur olarak gönderdiği Kitap’ı bilmeye derin bir ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Birden fazla deccal olacağına ve bunun düşmanı yenecek olan İsa Mesih’in kendi peygamberliği olduğuna dikkat edin.
İncil, 1. Selanikliler 5:3
İnsanlar, ‘Her şey esenlik ve güvenlik içinde’ dedikleri bir anda, gebe kadının birden sancılanması gibi, ansızın yıkıma uğrayacak ve asla kaçamayacaklar.
Çoğu insan bu belirtinin günümüzde gerçekleşmekte olduğu konusunda hemfikirdir. Çoğumuz beklentimizin aksın birçok yerde barış yerine gerginliğin arttığını, nefretin yükseldiğini patladığını, birçok insanın savaşlarda öldüğünü ve görünüşteki güvencelerin dağıldığını görüyoruz. Dünyayı barışa çağıran bu ses duyulmaya devam edecek, hatta slogan olarak Allah’ın adını taşıyacak. Ancak bu barış sahte bir hayaldir (Peygamber Amos 3:3, İncil, 2. Korintliler 6:17, İncil, Vahiy 18:4). Son Günler’deki tek gerçek güvence, El-Evvel ve El-Âhir (Öncesiz ve Sonrasız) olan Allah’ı aramak ve O’na sadık kalmaktır.
İncil, Matta 24:6-7
Savaş gürültüleri, savaş haberleri duyacaksınız. Sakın korkmayın! Bunların olması gerek, ama bu daha son demek değildir. Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak; yer yer kıtlıklar, depremler olacak.
Bazı insanlar bunun son günlerin alameti olmadığını çünkü başlangıçtan beri savaşlar olduğunu söyleyecektir. Evet. Geçmişte korkunç savaşlar yaşandı, ancak savaşların sıklığına ve şiddetine baktığınızda, tarihte bizimki de dahil olmak üzere son birkaç neslin zamanlarıyla hiçbir benzerlik bulunmadığı açıktır. Sadece 20. yüzyılda, savaşın sonucu olarak, önceki yüzyılların toplamından daha çok insan öldü. Sadece iki dünya savaşında değil, Rusya ve Çin’deki diğer savaşlarda da YÜZ MİLYONLARCA insan öldürüldü. Müslüman dünyası da ölümcül çatışmalardan kurtulamamıştır. Hindistan, Pakistan ve Bangladeş, Afganistan, İran, Irak, Sudan, Cezayir’i düşünün... Silahlı çatışmalar, gerilla savaşları ve açık savaşlar bugün hâlâ Suriye, Somali, Yemen, Nijerya, Myanmar, Filistin, Azerbaycan, Türkiye gibi yerlerde ve dünyanın her yerinde devam ediyor. Peki savaş günümüzü işaret eden bir alamet mi? Evet, elbette öyle. Fakat unutmayın, bu işaretlerin hiçbirini TEK BAŞINA düşünmemeliyiz. İsa’nın (a.s.) dediği gibi: Aynı şekilde, bütün bunların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, İnsanoğlu yakındır, kapıdadır. (İncil, Matta 24:33) Bunun gibi bir işareti kendi başına değerlendirmek son günleri yaşadığımızı gösterz. Bunun için bütün alametlerin gerçekleşmesi gerekir.
İncil, Matta 24:7
Ulus ulusa, krallık krallığa karşı ayaklanacak. Çeşitli yerlerde kıtlıklar görülecek, depremler olacak.
Kıtlık dünyamızın üzücü bir gerçeğidir. Allah gezegenimizi yarattığında, onu her insanın ve diğer tüm yaşam türlerinin ihtiyaçlarını bolca karşılayacak şekilde yarattı. Bizim itaatsizliğimiz, açgözlülüğümüz ve Şeytan’ın entrikaları dünyayı bugünkü haline getirdi. Özellikle Sahel, Ortadoğu ve Güney Asya’da, Müslümanların çoğunlukta yaşadığı bölgelerde her gün binlerce insan açlıktan ölüyor. Aynı zamanda diğer Müslümanlar da dünyevi zevkleri için büyük paralar harcıyor. Bir merhamet ayı olması gereken Ramazan bile birçokları için oburluk zamanı haline gelmiş. Dünyada 1 milyar insanın aç kalmasına neden olan küresel açlık yayılıyor ve artıyor. Zorlu hava koşulları ve büyük sayıda arı ölümleri nedeniyle dünya genelinde mahsuldeki azalmayı da buna ekleyin. Üstelik yine bütün dünyayı etkileyecek feci bir gıda yokluğu ister istemez kapıda.
Bu alametin üzücü yanı, gelişmiş dünyada israf edilen gıdanın açları doyurabilecek miktarda olmasıdır. Tüm Kutsal Kitaplar bize yoksul ve muhtaç olana ekmeğimizi ve giysimizi vererek yardım etmemiz gerektiğini öğretir.
İncil, Matta 24:9-10
O zaman sizi sıkıntıya sokacak, öldürecekler. Benim adımdan ötürü bütün uluslar sizden nefret edecek. O zaman birçok kişi imandan sapacak, birbirlerini ele verecek ve birbirlerinden nefret edecekler.
İsa Mesih’i takip etmeyi seçenler en başından beri öldürülüyordu. İsa’nın (a.s) tüm havarlerinin (öğrencileri) veya ashabının (yoldaşları) zulme uğradığına ve 12 kişiden 11’inin Allah’ın düşmanlarının elinde vahşi bir şekilde öldüğüne inanılır. İsa’nın sadık takipçilerine inançlarından dolayı yapılan zulüm Rum (Roma) egemenliği altında olduğu gibi Roma Katolik Kilisesi’nin dünyayı yönettiği ve on milyonlarca Allah insanını öldürdüğü karanlık çağlarda da devam etti. Bugün bu durum İsa Mesih’e inandığı için her gün birçok insanın öldürüldüğü Mısır, Sudan, Libya, Nijerya, Suriye, Irak, Pakistan, Hindistan, Çin, Kuzey Kore gibi yerlerde tekrar yaşanıyor. Ve yakında canavarın işareti (Peygamber Yuhanna tarafından Vahiy kitabında bildirildiği gibi) zorunlu hale getirildiğinde bu zulüm Batı dünyasına da yayılacak. Şimdi diri olan İsa Mesih (a.s) gafil avlanmamıştır. O, tüm bunları önceden bildirdi ve kendisini takip etmeyi seçen herkese bunun Allah’ın adaleti yeniden tesis edeceği ve kendisine sadakatini kanıtlayan herkesi O’na yaklaştıracağı saatin bir alameti olacağına dair güvence vermiştir.
İnhil, Matta 24:12
Kötülüklerin çoğalmasından ötürü birçoklarının sevgisi soğuyacak.
İncil’de bulunan bu alamet size günümüzün bir tasviri gibi geliyor mu? Kesinlikle! Bencillik. Yalan. Açgözlülük. Saygısızlık. Saldırganlık. Putperestlik. Şiddet. Şehvet. Zina. Cinsel sapkınlıklar. Hırsızlık. Hepsi etrafımızda. Allah bizim neslimizin yaşam tarzına daha ne kadar bakacak? Bugün günahla ilgili belki de en kötü şey, onun "eğlence" haline getirilmiş olmasıdır! Filmler, televizyon programları, sosyal medya ve internet aracılığıyla, bugün bu dünyadaki insanların çoğu aynı şeylerle mutlu bir şekilde eğleniyor.
Bildiğiniz gibi bu sadece kâfirlerle (inanmayanlarla) sınırlı bir sorun değildir. Milyonlarca Müslüman alkol ve uyuşturucu kullanıyor. Gençler genellikle yaşlılara saygısızlık ediyor yaşlılar da ilahi değerleri gerektiği gibi yaşamak konusunda örnek olmuyorlar. Erkeklerin namazlarını bitirdikten sonra şiddet dolu televizyon, film ya da bilgisayar oyunları açmaları alışılmadık bir durum değildir. Eşlerine ve çocuklarına kötü davranıyorlar. Aynı şekilde kadınlar da dedikoduya, kıskançlığa ya da kibir ve zevke kolayca kapılabilıyor.
Bu, başlıca kıyamet alametlerinden biridir.
İncil, Matta 24:14
Göksel egemenliğin bu Müjdesi bütün uluslara tanıklık olmak üzere dünyanın her yerinde duyurulacak. İşte o zaman son gelecektir.
Son Saatt’en önce ülkesi, dili, cinsiyeti, eğitim seviyesi veya dini ne olursa olsun herkesin, her yerde duyması gereken bu mesaj nedir? Bilmek ister misiniz?
Şu iki anahtar kelimenin anlamını öğrenmek istiyorsanız bu web sitesi aracılığıyla bize ulaşın: Allah’ın Krallığı ve Müjde.
Allah’ın büyük peygamberi İsa Mesih’in diğer hepsinden daha önemli gördüğü mesaj, tarihte hiç olmadığı kadar yüksek sesle tüm dünyada - Müslüman ve gayrimüslim (Dârülislâm ve Dârülharb) - paylaşılıyor.
Bu alamet bugün ahir zaman alametlerinden biri olarak gerçekleşiyor mu? Cevap hem EVET hem de HAYIR olabilir.
Kendilerini Allah’a teslim etmiş ve İsa Mesih'in izinden giden insanlar, internet, sosyal medya, TV ve uydu, radyo ve basılı materyallerin yanında yüz yüze konuşmalardan da yararlanarak gerçek müjdeyi dünyanın her yerinde daha önce hiç olmadığı kadar paylaşiyor. Bu insanlar tüm çağların umudunu başkalarının da duyabilmesi için genellikle büyük kişisel fedakârlıklar yapmaya hazırlar. Bugün dünyaya ulaşabilmek için elimizde bulunan kaynakların hiçbirine daha önce sahip değildik. Şimdi iyi haber daha önce hiç paylaşılmadığı yerlerde duyuluyor.
Aynı zamanda, şu anda okuduğunuz şeyler hakkında hiçbir şey bilmeyen çok sayıda insan, köy, şehir ve bölge var. Birçoğu İsa Mesih’in ve Allah’ın Krallığı’nın müjdesini bilmiyor. Bu konuları ne kadar çok öğrenir, bütün kalbinizle kabul eder, iradenizi ve hayatınızı Allah’a ne kadar çok teslim ederseniz o kadar O’nun Müjde adı verilen bu güzel haberi paylaşmaya çağrılan halkının bir parçası olursunuz.
1980’lere ait şu ilginç alıntıya bakın: “Nihai sondan önce dünya, Rab’bin gelişinin mesajını duymak üzere. Yüz yıl önce bugün mevcut olan nakil ve iletişim araçlarının hiçbiri bulunmadığı için böyle bir mesajı bir nesile ulaştırmak imkânsızdı. Ancak böyle bir çalışma son nesil için yapılmalı… O zaman her yerde son nesil mesajı duymalı; bu da haberleri dünyanın çeşitli yerlerine taşımak için hızlı bir aktarım ve yıldırım haberciler gerektirir.”
Bunun yazıldığı zamana kıyasla, müjde mesajının bütün dünyaya “hızlı aktarımı” için şu an elimizde ne var? Artık akıllı telefon, internet ve uydu var! Benzersiz bir zamanda yaşıyoruz ve müjde mesajı yakında yeryüzünün son köşelerine de ulaşmak üzere. İsa’nın iki bin yıl önce bildirdiği gibi, bu dünyanın tarihinin son aşamaları ancak O ZAMAN gerçekleşecektir.
İncil, 2. Timoteos 3:1-4
Şunu bil ki, son günlerde çetin anlar olacaktır. İnsanlar kendilerini seven, para düşkünü, övüngen, kibirli, küfürbaz, anne baba sözü dinlemez, nankör, kutsallıktan ve sevgiden yoksun, uzlaşmaz, iftiracı, özünü denetleyemeyen, azgın, iyilik düşmanı olacaklar. Hain, aceleci, kendini beğenmiş, Allah’tan çok eğlenceyi seven.
Tek başına bu bile sonun güçlü bir işaretidir! Sadece ahir zaman neslinin özelliklerinin listesini gözden geçi düşünmeye başlayabilirsiniz: Evet: Suudiler, Kuveytliler, Türkler, Faslılar, Bengalliler, Arnavutlar vb. Peki ya Almanlar, Ruslar, Amerikalılar, İsrailliler, Hintliler ya da Çinliler. Böyle bir listeye bakarken kendinizi iyi bile hissedebilirsiniz... Onlar kötü insanlar ama kendinizi, geleneğin söylediğine göre iyi ve kötü amellerinizi yazan iki meleğin arasında dururken hayal edin. Bu melekler sizin kendi kalbinizle ilgili neler ortaya çıkaracak?
Odağımızı İncil’deki uzun listenin son özelliğiyle sınırlayalım. Haz peşinde koşanlarla dolu bir dünyada yaşadığımız doğru mu? Kesinlikle doğru.
Dini öğretileri bir kenara bırakıp haz arayışı konusuna odaklandığımızda ortalama bir Müslüman, bir Yahudi, bir Hıristiyan, bir ateist veya putperest arasında gerçekten çok fark var mı? Keşke olsaydı. Gerçek şu ki, inandığını iddia edenlerin büyük bir çoğunluğu hazzı Allah’ı sevdiklerinden daha fazla severler. Hayatlarını medyayla, partilere giderek, oyun oynayarak doldurur, sosyal ağlarda vakit öldürürler, hayatlarında ve düşüncelerinde Allah’a çok az yer verirler. Bugün ortalama bir inananla dünyevi bir insan arasındaki ayırım küçüktür. Kesinlikle haz peşinde koşanlarla dolu bir dünyada yaşıyoruz. Son zamanların bu işareti bizim neslimizde gerçekleşiyor.
En yüksek heyecanı sunabilen her şey, geceleri ışığın böcekleri çektiği gibi insanları kendine çekiyor, hal böleyken her insanın kaderi ebediyen belirlenmek üzere. Şeytan zamanının kısa olduğunu görüyor ve merhamet kapısının sonsuza dek kapanacağı Hesap Günü’ne kadar insanları kandırmak ve onları meşgul etmek için var gücüyle çalışıyor.
İncil, 2. Timoteos 3:5
…Allah yolundaymış gibi görünüp bu yolun gücünü inkâr edenler olacaklar. Böylelerinden uzak dur.
Dünya sadece “biçim” olarak dindar insanlarla dolu. Kaçı gerçekten beyan ettiği inanca göre yaşıyor? Kaçı Kutsal Kitaplar’da oluşturulmuş düzene göre yaşıyor? Çok azı, bu yüzden İsa Mesih şöyle dedi: Ama İnsanoğlu geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı? (İncil, Luka 18:8) Ve bu yüzden İsa Mesih çoğunluk geniş yoldan yıkıma doğru giderken çok az insanın dar yolu bulacağını söyledi. Neden? Bazıları dünyayı Allah’ı sevdiklerinden daha çok sevdikleri için ebedi cennete giremez! Diğerleri ise uzun sakal bırakarak ya da nikaba bürünerek dindarlıklarını gururla sergiliyorlar. Allah’a dıştan teslimiyetin bu işaretleri yanlış değildir, ancak bunlara iyilik, merhamet, bağışlama ve alçakgönüllülük gibi ilahi bir ruh eşlik etmediği sürece hiçbir değerleri yok. Ruhullah’ı (Allah’ın Ruhu) kalplerimizi temizlemeye ve değiştirmeye davet etmediğimiz sürece, hiçbir dışsal dindarlık biçimi kendi başına bizi doğru yolda bir yere getiremez. Kıyamet Günü’nde sevinç duyanlardan olmak istiyorsanız, günahtan uzaklaşın, Yüce Olan’ın isteğine göre yaşayın ve O’nu arayın.